EPA:DHA oranı, omega-3 takviyesi tercihinde belirleyici bir unsurdur. Çünkü bu iki temel yağ asidi—eikosapentaenoik asit (EPA) ve dokosaheksaenoik asit (DHA)—vücutta farklı sistemlerde, birbirinden ayrışan biyolojik işlevler üstlenir. Oran farkı, aynı toplam omega-3 miktarına sahip ürünlerin etki profilini doğrudan değiştirir.
Klinik çalışmalar, EPA ağırlıklı formüllerin daha çok kalp sağlığı, iltihap yanıtı kontrolü ve trigliserid düzeylerini düşürme amaçlarıyla etkili olduğunu gösterirken, DHA açısından zengin içeriklerin, beyin gelişimi, nörolojik işlevler ve retina sağlığı üzerinde belirgin sonuçlar doğurduğunu ortaya koymuştur.
Bu nedenle, omega-3 ürünlerindeki epa dha dengesi, yalnızca etiket üzerindeki sayısal değer değil; aynı zamanda kullanım amacına uygunluğun da bir göstergesidir. Kalp-damar riski taşıyan bir birey ile gebelik sürecindeki bir kişinin aynı formülasyonu kullanması önerilmez.
Oranların fizyolojik etkileri hakkında detaylı bilgi için EPA mı DHA mı Daha Önemli? bölümüne göz atabilirsiniz.
Omega-3 takviyesi seçerken yalnızca içerik miktarına değil, epa dha oranı gibi kritik yapısal ayrıntılara da dikkat edilmelidir. Bu oran, ürünün sağladığı biyolojik etkiyi belirleyen anahtarlardan biridir ve doğru belirlenmediğinde, alınan takviyenin klinik değeri azalabilir.
EPA ve DHA’yı Tanımak
Eikosapentaenoik asit (EPA) ve dokosaheksaenoik asit (DHA), uzun zincirli omega-3 yağ asitlerinin iki temel üyesidir. Her ikisi de vücut tarafından sınırlı miktarda üretilebilir; bu yüzden diyet veya takviye yoluyla dışarıdan alınmaları gerekir. Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi (EFSA), kardiyovasküler koruma için toplam 250-500 mg/gün EPA + DHA alımını yeterli görürken, 1 g/güne kadar DHA takviyesinin genel popülasyonda güvenli olduğunu bildirmiştir (European Food Safety Authority).
Daha detaylı omega-3 tanımı için Omega-3 Nedir? EPA, DHA, ALA’nın Bilimsel Tanımı içeriğine göz atabilirsiniz.
Yağ Asidi |
Temel Fonksiyon |
Öne Çıkan Kaynaklar |
EPA |
Enflamatuar yanıtı modüle eden eikosanoidlerin öncülüdür; trigliserid düzeylerini düşürür |
Randomize kontrollü çalışmalar EPA’nın kan yağlarını düşürmede etkili olduğunu gösterir (PubMed) |
DHA |
Beyin, retina ve sinir dokusunda yapısal bileşendir; nöron zar akışkanlığını artırır |
DHA düzeyi yüksek diyetler, nörolojik fonksiyonu ve bilişsel performansı destekler (Derya Uludüz) |
Hücresel Düzeyde Farklar
-
EPA baskın takviyeler daha çok trigliserid kontrolü ve enflamasyon azaltımı ile ilişkilendirilir.
-
DHA ağırlıklı formüller ise beyin gelişimi, makula sağlığı ve fetüs sinir sistemi için kritik kabul edilir. Bu ayrım, ilerleyen bölümlerde tartışacağımız oran dengesini (EPA:DHA dağılımı) belirler.
Klinikte Neden Önemli?
Harvard T.H. Chan School of Public Health’in 2024 tarihli derlemesine göre, EPA içeriği yüksek takviyeler tek başına verildiğinde koroner olay riskini anlamlı ölçüde düşürürken, kombine EPA+DHA protokolleri daha dengeli lipid profili sağlayabilir (PMC). Bununla birlikte bazı çalışmalarda DHA’nın LDL partikül boyutunu büyüttüğü ve aterojeniteyi azalttığı bildirilmiştir (PubMed).
Bilişsel fonksiyonlara etkileri hakkında derinlemesine bilgiye EPA ve DHA’nın Bilişsel Fonksiyonlara Etkileri makalesinden ulaşabilirsiniz.
EPA:DHA Oranı Neden Önemli?
EPA:DHA oranı, bir omega-3 takviyesinin fizyolojik etkisini belirleyen en kritik parametrelerden biridir. Aynı miktarda toplam omega-3 içeren iki ürün, bu yağ asitlerinin oranı farklıysa, vücutta oluşturduğu biyolojik yanıt da değişebilir. Bu nedenle, yalnızca toplam miligram miktarına değil, içerikteki EPA ile DHA arasındaki dengeye de dikkat edilmelidir.
Harvard Medical School tarafından yayınlanan 2023 tarihli klinik derlemeye göre, EPA yönünden zengin ürünler, trigliserid düşürme, kan damarlarının elastikiyetini artırma ve enflamatuar belirteçlerin azaltılması gibi etkilerde daha başarılı bulunmuştur1. Diğer yandan, DHA içeriği yüksek formüller, sinir dokusu gelişimi, bilişsel performans ve görsel fonksiyonlar için daha etkili kabul edilmektedir.
Kalp-damar sağlığı için ideal oranlar hakkında detaylı bilgiye Omega-3 Kalp Sağlığına Nasıl Katkıda Bulunur? başlıklı makaleden ulaşabilirsiniz.
Klinik Kullanım Senaryolarında Oran Farklılığı
-
Kardiyovasküler hastalık riski taşıyan bireylerde, EPA miktarı DHA'dan yüksek olan takviyeler tercih edilir. Çünkü EPA, LDL partikül oksidasyonunu azaltarak damar sertliği gelişimini engellemeye yardımcı olabilir.
-
Hamile kadınlarda ise fetüsün sinir sistemi gelişimi için DHA’nın ağırlıklı olduğu kombinasyonlar önerilir. Amerikan Kadın Doğum Uzmanları Koleji (ACOG), gebelikte alınan omega-3’lerin en az 200 mg DHA içermesi gerektiğini belirtmiştir.
-
Beyin sağlığını koruma amacıyla kullanılan ürünlerde de DHA baskın formüller daha yaygındır. Alzheimer riskini azaltmaya yönelik yapılan çalışmalarda da DHA'nın koruyucu etkileri vurgulanmıştır.
Bu konuda daha fazla bilgi için EPA ve DHA’nın Bilişsel Fonksiyonlara Etkileri içeriğine göz atabilirsiniz.
Oranın Önemi, Sadece Hedefe Göre Değil, Dozajla da İlişkilidir
EPA ve DHA oranı, kullanılan toplam dozla birlikte değerlendirildiğinde daha anlamlı hale gelir. Örneğin, 1000 mg omega-3 içeren bir ürün %80 EPA, %20 DHA içeriyorsa, bu ürün 800 mg EPA ve 200 mg DHA sağlar. Bu oran, yüksek EPA oranlı balık yağı sınıfına girer. Tam tersi, DHA oranı baskın ürünler, genellikle gebelik ve çocuk gelişimi desteklerinde önerilir.
EFSA, hem EPA hem DHA'nın sinerjik etkilerinden faydalanılması gerektiğini, bu nedenle sadece oran değil, toplam aktif bileşen miktarının da göz önünde bulundurulmasını önermektedir.
İçeriğe Bağlı Tercih Değişimi
-
EPA baskın omega-3: Trigliserid kontrolü, romatoid artrit, kalp hastalığı
-
DHA baskın omega-3: Nörolojik gelişim, gebelik, göz sağlığı
-
Dengeli ürünler: Genel sağlık desteği
Bu nedenle kullanıcılar, satın alma kararı verirken yalnızca “omega-3 içeriyor” ibaresine değil, ürünün etiketinde yer alan EPA:DHA oranına da dikkat etmelidir.